25 Nisan 2011 Pazartesi

Sorun Analiz Örneği

Günümüzde büyüyen nüfusun tarımsal ürün ve enerji gibi gereksinimleri göz önüne alındığında barajların yapılması kaçınılmaz görünüyor. Bu nedenle, baraj yatırımları Türkiye'nin yatırım bütçesinin çok önemli bir kısmını kapsıyor.

Öte yandan, barajların sayı ve büyüklüğüne yönelik kararlar alınırken talebin gerçek büyüklüğü dikkate alınmıyor ve sonuç olarak Türkiye'deki baraj inşaatları akarsular üzerinde gelişigüzel müdahaleler şeklinde sonuçlanıyor. Baraj inşaatlarının çevre, sosyoekonomik yapı ve diğer sektörler üzerindeki etkileri de neredeyse tümüyle göz ardı ediliyor. Barajlar, yaygın ve yerleşik kanının tersine, en ekonomik, en temiz ve en zararsız enerji kaynakları değiller. Baraj inşaatları çoğunlukla proje safhasında öngörülen ekonomik kârı getirmiyor ve kısa ömürlü projeler olmaları sebebiyle alandan uzun vadede elde edilebilecek gelir kaynaklarını da ortadan kaldırıyor. Türkiye'nin baraj politikasının daha gerçekçi ve ekonomik açıdan akılcı bir bakış açısıyla hazırlanması ve uygulanması zorunludur. Bu nedenlerle, Devlet Su İşleri (DSİ) barajları bugün olduğu gibi tekil yatırımlar şeklinde uygulamak yerine, su kaynaklarının daha verimli bir şekilde yönetildiği bütüncül su havzası yönetimi yaklaşımını benimsemeli.
Türkiye'de Barajlar

Eldeki en güncel verilere göre, Türkiye'de 258 baraj işletiliyor. 166 adet baraj inşaat aşamasında veya inşaat programında, 174'ü projelendirilmiş ve 241'i ise projelendirme aşamasındadır. Tümü tamamlandığında Türkiye’deki barajların sayısının 839’a çıkarak üç kattan daha fazla artacağı tahmin ediliyor. Öngörülen tüm barajların yapılması halinde, üzerinde herhangi bir müdahale bulunmayan çok az akarsu kalacak; bu tablonun çevresel etkilerinin ne olacağı konusunda ise herhangi bir araştırma yok. Kesin olan şu ki, bu inşaatlar tamamlandığı takdirde pek çok su havzasındaki yerüstü ve yeraltı su dengeleri altüst olacak ve çok sayıda canlının yaşam alanı geri dönüşsüz yok olacak.
Barajların Olumsuz Etkileri


Türlerin ve doğal yaşam ortamlarının yok olması
Her baraj, yapısı, konumu ve boyutlarına göre değişen oranda, akarsuların doğal akışlarını ve yapısını değiştiriyor. Bu durum, suyun kalitesinin bozulması, canlıların yaşam alanlarının tehlike altına girmesi ve pek çok canlı türünün bu nedenle yok olması gibi bir dizi ciddi sorunu gündeme getiriyor. Doğa Derneği ve Atlas, Türkiye’deki nadir ve tehlike altındaki canlı türlerinin yaşadığı 266 önemli doğa alanını belirledi. Planlanan bütün barajlar yapıldığı takdirde, bu alanlarda yaşayan nadir canlıların önemli bir kısmının nesli geri dönüşü olmaksızın tükenecek. Diğer olumsuz etkilerini şöyle sıralayabiliriz:
--Deltaların erimesi
--Yeraltı sularının azalması ve doğal göllerin kuruması
--Ekonomik verimsizlik
--Sosyoekonomik bozulma

Çözüm Önerileri

Tüm barajlar için ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) sürecinin uygulanması
Dünyada ve ülkemizde yaşanan büyük ve hızlı tahribatın engellenebilmesi için yapılan çalışmalar sonucunda ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) yaklaşımı geliştirildi. Her türlü projenin çevreye etkisinin dikkate alınması amacıyla ülkemizde de uygulamaya konulan ÇED Yönetmeliği çok sayıda değişikliğe uğradı. 23.06.1997 tarihli ÇED Yönetmeliği'nin birinci geçici maddesine göre 07 Şubat 1993 tarihinden önce geliştirilen projeler için ÇED yönetmeliğinin hükümleri geçerli değil. Bu geçici maddenin bir an önce iptal edilerek projelendirme tarihine bakılmaksızın tüm barajların ÇED sürecine tabi tutulması gerekiyor. Diğer çözüm önerilerini de şu şekilde sıralayabilirsiz:
--Entegre su yönetimi
--Ulusal tarım politikasının su potansiyeli ile ilişkilendirilerek şekillendirilmesi
--Alternatif enerji kaynakları ve enerjinin tasarruflu kullanımı
--Suyun doğru fiyatlandırılması
--Suyun ekolojik değerinin dikkate alınması

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder